Fil ( Life Gambit 5)

Bölüm 5

Fil, satranç tahtasında yalnızca çapraz hareket edebilen bir taştır. Her oyuncu oyuna iki fil ile başlar: biri açık renk karelerde, diğeri koyu renk karelerde bulunur. Fil, yalnızca kendi rengindeki çapraz çizgiler boyunca ilerleyebilir ve önünde engel yoksa sınırsız kare kat edebilir.

Sezgilerimiz, hislerimiz…

Filler bazen önyargılarımız, bazen aldanışlarımız, bazen de umutlarımız ve hayallerimizdir. Biri siyah karede, diğeri beyaz karede… Her ikisi de yalnızca kendi rengini görür. Hangi yola girdilerse, o yolda ilerlerler. Tıpkı bir şeyi mutlak doğru kabul edip sorgusuzca inanmak gibi… Ya umutsuzluğun en derinine yürürler ya da hayal dünyasının zirvesine çıkarlar.

Tek bir filin etkisi sınırlıdır. Ancak iki fil tahtadaysa, büyük bir güç doğar. İkisi birleştiğinde, bir gerçek ortaya çıkar.

Kötü, siyah karedeki fil; İyi ise beyaz karedeki fil…Bazen biri öne çıkar, bazen diğeri… Ama yalnızca birine odaklanmak, insanı gerçeklerden koparır. Çünkü her şey zıddıyla vardır ve anlam kazanır. Eğer şu an umutsuzluğun, karanlığın içindeysen bil ki aydınlık ve umut çok yakınlarda.

Ya da her şey mükemmel gidiyorsa, gözden kaçan bir şeyler olabilir. Çünkü mükemmellik bile sıradanlaştığında, seni mutsuz edecek an yaklaşmaktadır.

Başarı bir adım, başarısızlık ise diğer adımdır. Sesine anlam katan sessizliktir. Yanılgılar ve aldanışlar ancak güvenin ardında anlam kazanır.

Hisler…

Filler gibi, zıtlarıyla vardırlar ve zıtlarıyla güçlüdürler. Bazen bir aşk, sonsuz gibi… Bazen bir ihanet, asla affedilemeyecek kadar keskin… Üzerine anlam yüklediğimiz binlerce his, tadını çıkarmadan tüm varlığımızla kefil olduğumuz duygular… Oysa aksi ihtimal her zaman vardır.

Çünkü duygular, ancak zıttıyla yücelir. Başarıyı ancak başarısızlıklar taçlandırır, gerçek sevgiyi ihanet tanıtır. Gece, gündüzle; gündüz ise geceyle anlam kazanır.

Bu yüzden bilmelisin ki tahtanda iki filin var. Birini yok saydığında ya karanlıkta umutsuz ya da aydınlıkta mutsuz kalırsın.

Ve şimdi, aynaya bakma zamanı…

Tek bir soru:

Hislerimizi hayatımız mı yaptık, yoksa hayatımızı mı hissediyoruz?

Her ne hissediyorsan – iyi ya da kötü – bir taşın daha olduğunu unutma… Ve her ihtimalin, herkes gibi senin için de mümkün olduğuna inan.

Hissettiğini yaşama, yaşadığını hisset, sen anlam verme bırak anlam kazansın her şey.

Kalbindeki acıyı tüketip mutluluğa hazırlan. Ve en güzel günlerinde, aksi ihtimalleri göz ardı etme.

O ihtimalleri ya engellenmeli ya da mücadeleye hazır olmalısın.

Şimdi, hazırsan…

Her iki fili de avcuna al ve tahtadaki yerlerine yerleştir.